KATIŞGAN

AÇ AYI OYNAMAZ. KAPA YİNE OYNAMAZ.

Şu anda bulunduğunuz alan kısa aralıklarla ve küçük darbeler halinde güncellenmektedir ve dahi aynı zamanda kişilere göre değişiklik gösterebilen ahlaka mugayir ögeler içerebilmektedir. -KARIŞMAM-

7-5-2020

BAYRAMDA HUZUREVİNDE ESKİ DOTLAR KEYFİ

Bayram, seyran geldi mi televizyonda ana haberlerde görürüz mutlaka. Bayramda huzurevinde ki yaşlılarımızı da unutmadık hesabı bir ekip yalandan huzurevine gönderilir. İşte muhabir yaşlılarla sohbet eder. Onların sorunlarını dinler. Yersen yalnızlıklarını paylaşır. Hemen akabinde yaşlıları salona toplayıp, onlara olmazsa olmaz mutlaka hep bir ağızdan bir ESKİ DOSTLAR şakısı söyletilir. Yahu arkadaş oraya onlara destek olmaya mı gittin daha beter üzüp kedere boğmaya mı. Garibim onlarda bir ağızdan, kimisi hüzünlü, kimi garip bir coşkuyla şarkıyı söylerler. Ondan sonra söktürüp gidersin onlar yine bir başına. Yaav arkadaş madem bir güzellik yapmaya gittin, al yanına bir saz heyeti öyle git. Adam gibi bir hizmetin olsun. Finalde de çaldır bir Bahriye Çiftetellisi mecali olan oynasın, olmayan da oturduğu yerden el çırpar yani.

KUYUMCULARINIZ İTİNAYLA TAMİR EDİLİR

Bozuk kuyumcunuz varsa hani altın yerine sebze satan. Hemen getir buraya.

CORONA VİRÜSÜ ZENGİN FAKİR AYIRMIYOR MU?

Şu hastalık çıktığından beri en nefret etiğim geyik. ‘’Bu hastalık zengin fakir ayırmıyor’’ geyiği oldu. Ulan zenginler hep bize kapak oluyordu bak sana da kapak oldu şimdi gibisine bir ince intikamla karışık oh olsun duygusu bastı bazı insanları. Ulan virüs zengin fakir ayırmıyormuş.Tamam virüs ayırmıyor da sen sonuca bak.

Benim bir tanıdığımbir kardeşim yakalandı koronaya. Hem de Martın ortasında hemen olayların başında yani. Adam başka bir hastaneye sevk için iki gün ilk gittiği hastanede sedyede sevk bekledi be. Allah’a şükür iyileşti, eve çıktı. Eve gidince tıktılar bunu karantina hesabı göt içi kadar bir odaya. Yemeğini, neyini kapıya bırakıyorlardı, iyi mi? Hacetini giderdikten sonra elayı dezenfekte ediyordu o halsiz haliyle kimse zeval görmesin hesabı.

İsmi lazım diil ünlü bir abimiz yakalandı yine aynı illete. Kaldırdılar özel hastanenin kralına. Parayı bastırdı özel odada babalar gibi tedavisini oldu. Sonradan nekahatinde villasına görüntülü bağlandılar. Halini hatırını sordular. ‘’İyiyim’’ dedi. ‘’Ben üst katta kalıyorum tek başıma virüs bulaştırmayayım diye hanım aşağı katta kalıyor.’’

EVDE HAYAT VAR

Ahanda bu korona virüsü belasına eve tıkıldık kaldık. Bu süreçte en nefret ettiğim şeylerin başında evde kalmanın gerekliliğini anlatan, umutlar aşılayan ve evde neler yapabileceğimize dair akıllar veren capsler, kamu spotları ve reklamlar oldu. Evde hayat varmış. YAPRAK hayat var evde. Hani hastalık zengin fakir ayırmıyordu. Biz göt içi kadar eve üç kişi, beş kişi artık kaç kişiyse tıkılalım, adam havuzlu villada takısın. Takılsın lafımız yok da evde hayat varsa ona var, bize diil.

SERVET DÜŞMANLIĞI

’İşin ekonomik tarafını hiç yazmıyorum bile. Tamam koşullar kötü elbet zengin de bundan zarar gördü ama şemsiye yine aynı yerde hemi de sankim de açıldı açılacak gibi bu defa. ‘’Servet düşmanı mısın?’’ diyeceksin. Cevap veriyorum… EVET Servet düşmanıyım. Servet Düşmanı lafı zenginin fakiri söktüğü yetmezmiş gibi onu düşmanlıkla suçlayarak yediği boku örtmesinin terbiyesizce bir yoludur. Hadi ben servet düşmanıyım ama senden düşmanca davranışı gören yine benim. Hani fıkradaki hesap. ‘’Ulan’’ diyo… ‘’Üste çıktık ama yine bu bana giriyor’’

HAMBURGERİN MUTASYONU

Yuvarlak ekmeğin arasına katıştırılmış olmazsa olmaz bir köfte ve arkadaş olsun hesabı domates, turşu, ketçap, mayonez gibi eklentilerle de kardeş edilerek oluşturulmuş yiyeceğe hamburger diyoruz. Bu eklentiler değişerek değişik kombinler de oluşturuluyor elbet.

Muhitimizde bir zamanlar bir köşe başı hamburgercisi vardı. Bu mal iki yüz elli çeşit hamburger yapabileceğini iddia ederdi. Ne iddia ediyorsun yavşak. İddia etme yap. Hamburgerin içine ekstradan kapari turşusu koy oldu sana iki yüz kırk dokuz, bir dilim salam katıştır oldu iki yüz elli. Pastırmalı hamburger yemiş insanım ben arkadaş.

Yani kısacası ekmeği köftenin araasına sıkıştır da oun dışında içine ne garnitür koyarsan koy bunun adı her zaman hamburgerdir. Ancaaak ne zaman ki hamburgerin şapkasını kapatmadan önce katmanın en tepesine erimiş zar gibi bir çedar peyniri koyarsın, işte o zaman ne olursa olur içine onca çeşit koyduğunda asla kendinden taviz vermeyen hamburger olur sana cheeseburger. Gerçi halkımız cheeseburgerin üzerine bir çizgi çekmiş ve bu mutasyona çizburger demeyi uygun görmüştür. Ulan bari kafadan peynir burger deseydik de bu utanç tablosu hiç oluşmasaydı. Gerçi peynirli burger de diyemeyiz çünkü için içine peynir girince bakınız köfte hiç anılmaz oluyor.

Düz mantıkla bakınca bu yediğimiz şeye cheeseburger yani peynirburger diyebilmemiz için bu karışımda köftenin hiç olmaması ya da olacaksa eser miktarda olması gerekmez mi? Ya arkadaş pastırmalı hamburger yedim diyorum ya. Ne oldu adı pastırmaburger mi oldu? Yooo pastırmalı hamburger bile olamadı, hamburger olarak yenmeye devam etti. Ama gördün mü bak arkadaş? Onca garnitürün başaramadığını zar kadar peynir başardı. İyi mi?

Başka derdimiz yok ya malum… Hadi gelin bir kampanya başlatıp şunun adını peynirli hamburger yapmak adına harekete geçelim. CHEESEHAMBURGER

SİIGMUND FREUD ABİMİZ ve NETFLIX

Netflix marifetiyle vücuda getirilmiş başrolünde Sigmund Freud Abi’mizin zikredildiği sekiz bölümlük bir diziyi seyretmek nasip oldu bu kardeşinize. Arkadaş Sigi Abi’miz kokaine mi düşmemiş bu dizide. Regli kadınlarla yatıp leğenlerde pipisini mi yıkamıyor. Rüyasında öz bir öz anasıyla bir durumlara mı karışmıyor. Götü zaten ortada.

Ulan bu nasıl bir ahlaktır arkadaş. Sen dünyanın merkezine çivi çakmış bir adamın adını kullanarak hayal ürünü bir dizi yapıyorsun sonra da adamı da dizide şaklabana çevirip itin götüne sokuyorsun, iyi mi? Hani anlattıkların gerçeğe dayalı şeyler olur, o zaman anlarım, ayırma kamerayı Sigi’nin götünden. Hatta ara ara zum yap. Bu arada Sigi’nin karın kaslarına dikiz. Baba sanırsın tıbbiyeden değil de spor akademisinden diploma almış.

Babanın hiç mi bir mirasçısı, akrabası kalmamış lan arkadaş, ben onu anlamadım. Ben Sigi’nin akrabası olsam dayarım tazminat davasını valla, sen misin benim dedemin götünü gösteren hesabı. Gerçi sen açacan atıyorum beş milyon dolarlık bir dava. Sen davayı kazanana kadar Netflix zaten bu dizi sayesinde sana ödeyeceği tazminatın bilmemkaç katını cebine indirecek. O da davayı kazanırsan tabe.

Sanmam ama belki de Netflix’in avukatları zaten tek tek akrabaları bulup ellerine üç, beş atıp, dedemin götü halka açılabilir diye imzalarını almışlardır. O DİİL DE: Akrabalardan biri çok duyarlı, iyi mi? Aman diyor dedemin dedesinin götünü kötü göstermeyin n‘olur. Mümkünse şöyle kaymak götlü birini oynatın ya da en azından götlü sahnelerde lütfen duPlör kullanılsın. O DA İİL DE: Ben de kendisine Sigi diyorum ama yanlış olmasın samimiyetimize sığınarak.

RENKLİLER DAHA RENKLİ, BEYAZLAR DAHA BEYAZ

DAHA ÖNCE

Ocakta yemeği unuttum, Şubatta içmeği. Öylece aç susuz aylardır dolaşıyorum diycem ama sonuçta o da diil çünkü henüz daha Kaasım ayındayız. Aylardan Kaasım ama bu nasıl bir çelişkiyse artık benim adım Güneşin Oğlu Erôl. Bütün bu sıkıntının üstüne bir de o adamla o kadın dün telefonla arayarak sağdıç olacağımı söylediler bana. Bugün de şaka gibi televizyonla bulyarak solduç olacağım söylendi. Ortanın solu mu diye sordum. Az şekerlinin telvesi dediler. Böyle yapmasalardı iyiydi. Artık hayatımda sıkıntı diil gevşenti istiyorum biraz da olsa. İşte bunlar oldukça böyle böyle doluyorum ben arkadaş. Sonra evde şöyle böyle boşalıveriyorum. İçeri boşalmıyorum tabi. Bir sakatlık olmasın diye. üzerlerine boşalıyorum. İyi mi? Eee boşuna dememişler… Bu Nejat İşler hep sakat işler. Bazen dolup da boşalamazsam, taşıyorum. Yani alıp bir yerden başka bir yere götürüyorum hepsini. Hırs’la yerimde kalkıyorum. Fırlıyorum kapıdan dışarı. Hırs beni düştüğüm yerden kaldırıp arabaya bindiriyor. Sonra Öfke ve Hışım’la arabayı kullanıyorum. Ben direksiyonu tutarken, Öfke gaza basıyor, Hışım vites değiştiriyor. Ne oluyor, ne bitiyor ikisinin de pipisinde değil tabi ben uyanıp da zamanında frene basarsam iyi. Yok, basamazsam donda fren izi oluyor haliyle. Yani anliican kerratı iyi bildiğimden de değil de yine de bazen arabayı üçle çarpıyorum tabi bu durumda. Sonra nasıl öfkeyle kalktıysam Zarar’la oturup, birlikte çarpımın üçgen kökünü alıp kare götümüze bölüyoruz.

GÜNÜMÜZ

Hesap, kitap bitti şimdi atladık solduç olduğum düğünde halay çekiyoruz. Damat halayın başını çekiyor. Belli ki tek taşağını kendi almış, gerisi artık tey tey tey. Halay bitince de dayıy çekeceğiz nasipse. Ee ne demişler oğlan dayıyı, kız halayı çeker. Çok da takılmicaksın aslında. Sonuçta çölde susuyoruz da gölde çok mu konuşuyoruz. Formadan çekilince ister istemez düşmüştüm bir zamanlar. Forup da çekseler belki böyle olmazdı. Bazı şeyler belki daha farklı olabilirdi. Belli mi olur belsiz mi bilmek şu an imkansız ama karamsar düşünmemek,, mavimser düşünmek lazım. Belki de mutlu oluruz… Eğer Mut diye bir şey varsa tabi.

İÇİMİZDEN BİRİ

KEDİMİZ KAYBOLDU

Kedisi kaybolan insanlar kayıp ilanlarına neden kedinin adını ve yaşını yazarlar hiç anlamam. Kedi adına duyarlı değildir sonuçta. Hadi yine de az sayıda kedi ismine duyarlı olsa da onlar da genelde sahipleri seslendiğinde bakarlar. Ama asıl yaş konusu ilginç. Kayıp ilanına yazmış… Üç yaşındaki kedimiz kayboldu. Eee biz hadi kediyi şeklinden, renginden falan tahmin ettik, Minnoş, Mestan falan dedik. Olmaz ya oldu diyelim, isim de tamam. Ama aklımızda bir muamma kalmasın hesabı yaşını da kontrol etmek istedik. Nasıl anlicaz arkadaş kedinin üç yaşında olduğunu. Ulan at diil ki bu dişine bakasın yaşını anlamak için. Ayrıca sizi bilmem ben şahsım adına atın da dişine baksam yaşını anlamam o da ayrı. Adına duyarlı olduğu gibi yaşına da duyarlıymış iyi mi? Yaş kaç değince üç kere osuruyormuş. Zeki de keratası.

MARMARAY

Marmaray’da ki ekranlarda sürekli akan uyarı yazılarının arasında bir de resimde gördüğünüz içimizi rahatlatan şu yazı geçmektedir. Okuduğunuz üzere bu yazıda tiren ve istasyonların 24 saat kamera marifetiyle izlendiği beyan edilmektedir. Oolum manyak mısınız lan siz, niye 24 saat izliyorsunuz ki lan tireni neyi? Tirenler yolcu taşırken tamam tabi ki de vagonların içini izleyeceksin, bir vukuat olmasın hesabı. Senin görevin bu elbet. Çok da sağol. Ama iyi de tiren yolcu taşımazken neden bu işe devam ediyorsun ki bilader. Nedir amacın? Sonuçta son tiren olsun olsun gece yarısı 12 de finito. Tiren boşalmış ışıklar sönmüş, kapılar kitli sen o karanlıkta hangi vagonda neyi görüp izliyorsun ki arkadaş ben anlayamadım mına koyim. Tireni artık çekmişsin depoya daha artık neyin peşindesin. Hayır yani bu neyin işgüzarlığı ki24 saat izliyorsun. Çok lazımsa tireni çektiğin yerde koy başına bir adam ya da söktüret içini, sadece dışını izle. O kadar.

MACDOMALTS

KAPTANIN SEYİR DEFTERİ: Dünya tarihi 19 Ocak 2020… Bu şaklaban suratlı palyaçonun yersen sevimli kisvesinin arkasına gizlenip yıllardır bizlere zehir zıkkım yediriyorlar bu kimseler. Bu kimseler diyorum sen anla aslında nasıl küfür ettiğimi. Benim bu fast food tayfasıyla hiç işim olmaz ama bu tayfayla işi olan bir tayfanın kurbağası olduk da kalktık gittik. Hayır arkadaş bu kadar zehir zıkkımı yeyip bir de üstüne bi ton da para verince, insan keriz olduğunu hissetmiyor resmen anlıyor. ‘’O kadar da pahalı değil’’ diyeceksin. Ben de ‘’Yapma yaa’’ diyorum.Sonuçta yediğin ne lan, bir sokunduruk göt kadar hamburger yanında da patates unundan yapılma patates kızartması ve de sulu buzlu kola. Bigmac denilen şeyin adını değiştirsinler littlemac koysunlar ayrıca mına koyiim. Üç kuruş fazla verirsen bi de kola ve patates kızartmasının boyu büyüyormuş. Ulan bir de baktım ki, üç kuruşu verince patatesin boyu bigmaci geçti. Bu ne lan demeye kalmadan bizim arkadaşlardan biri araya girdi. ‘’Ama bak burgerde duble köfte var’’ Bak, bak,bak düple köfte varmış burgerde. Çok bildin ya burgeri. Bizim gözümüz görmüyor, sayı saymayı bilmiyoruz çünkü. Bu tayfaya da ayrı ayarım sanırsın MacDoMalts’ın avukatı.

KAPTANIN SEYİR DEFTERİNE EK: Bu MacdoMalts tayfasının en çakal tarafı da şu: Babalar vakıf hesabı fakire, fukaraya, engelliye falan yardım ediyorlar. Naapıyon arkadaş cehennemde geçireceğin gün sayısını mı azaltmak amacın, yoksa belli zaten Allah'ın yok kafadan bize güzel görünmek mi? Cevap veriyorum B şıkkı daha şık.

KAPTANIN SEYİR DEFTERİNE EK: Ben burada yalnızca Macdonal'ı hedef göstermiş gibi oldum ama lafım bunların alayına.

SEN NEYMİŞSİN BE ABİ

Bir insanın yaptığı işi olduğundan daha yüce göstermesine, bir marifetmiş gibi anlatmasına acayip ayar oluyorum. Bir örnek vermek gerekirse, tabi bu durumda bir de hedef göstermem gerekecek. Gösteriyorum: Burhan Öçal. Baba malumunuz, kendi demesi vurmalı çalgılar çalmaktadır. Şahsen vurmalı çalgılar adına kendisini bir kez bile bir bateri takımının arkasında görmüş bir insan değilim . Ne zaman görsem elinde bir darbuka. Onun dışında belki bendir, hollo bilemedin genişbuka falan çalıyordur o kadar.

Babaya soruyorlar darbuka çalmak nasıl bir şeydir diye. Offf sen babadan uygulamalı dinliyecen darbukanın marifetlerini. Beynimi ikiye bölüyorum sağ elim farklı düşünüyor sol elim farklı. Bak, bak, bak sol eli farklı düşünüyormuş. Ulan o zaman davulcular ne yapsın. O adam beynini kaça bölüyor, beşe mi? Adam davulu çaliim derken o kargaşada değneği götüne kaçırsa yeridir be.

Yanlış olmasın darbukayı aşağılamıyorum. Her enstrüman layıkıyla çalmaya kalkarsan zordur. Kolay enstrüman da yok bu durumda. Kendisi de çok iyi bir müzisyendir ayrıca ama olayı bulunduğu yerden abartarak tepelere taşımanın da manası yok be bilader.

Piyano çalan adam beynini kaça bölüyor da neyin suyuna banıyor acaba. Beynini ikiye bölüyormuş. Ben senin ne güzel o şekil yani bir beynin iyi ki bu ortamda di mi?

YOK ARTIK TEPESİNİN DAMI

KENARI YIRTIK PARA

Fırıncının Kızı

KAPTAN'IN SEYİR DEFTERİ: Dünya Tarihi 16 Ocak 2020 Perşembe. Fırına girdim, lavaş, pide filan alıcam. Çıkarttım cüzdandan bir yirmilik. Tam adama uzatacağım baktım para yırtık. Kenarlarından birinden bir parça kopmuş. Allah dert vermesin de işte o an bir adamın içine sıçtığı andır arkadaş. Özgüvenin o paranın kopup giden parçası gibi o an terk edip gider seni. Kandırılmışsındır ve o para sende durduğu sürece artık sen kanık bir kerizsindir. O parayı kakalama marifetiyle başka birine iteleyip ona da bu duyguları yaşatmadan da hep keriz kalacaksındır. O para cüzdandan gitmedikçe o cüzdanı her açtığında kalbin burulacaktır ve o paradan kurtulana kadar da bu pis his artarak devam edecektir. Burada tek problem senin de sana kakalanan bu parayı acil olarak kakalayabileceğin başka bir keriz bulman gerekliliğidir.

Birden bire beni bir ter bastı. İlk düşündüğüm parayı bana kimin kakışladığı oldu. Dün pazarda bana elli liranın üstünü veren yavşak kim olacak. Buyrun ağbiğjiğim diye paraları uzatırken demek çoktan araya yırtık yirmiliği yerleştirmiş bile pezemek. İşte o an fırıncı lavaş, pide karışık poşeti bana doğru uzatırken ben de bu karışık hisler içinde kalakaldım orada. O an sanki para sağlammış hesabı parayı adama uzatsam mı acaba dedim. Ama acaba recebağa derken yapamadım. Daha da keriz hissediyordum artık kendimi. Çaresiz elimi cüzdana tekrar daldırıp başka bir yirmilik çekip onu uzattım adama. Malum esnaf parayı alır ve genelde düzeltip öyle koyar çekmeceye. Parayı alınca ''Abi bu para yırtık'' dediği anda artık sen sadece bir keriz değil aynı zamanda beceriksiz bir sahtekâr konumuna da düşeceksindir. O yüzden seni nasıl kerizledilerse senin de parayı kakalayacağın insana aynı şekilde iyi bir dümen çevirmen gerekir.

Aldım poşeti çıktım dışarı. Aklımda deli sorular. Parayı biran evvel kime kakalarım diye düşünüyorum. Parayı düzeltmeye vakti olmayan kalabalık bir büfeden 20 liralık bir şey alıp parayı verir vermez, adam uyanmadan hızlıca uzaklaşmalıyım belki. Ya da sanki para yırtık değilmişcesine gayet vakur bir duruşla marketin kariyerine uzatmalıyım. Çeşitli seçenekler beynimi kemirirken bir de baktım ki ayaklarım beni bir İstanbul kart yükleme makinasının önüne getirmiş. Ulan dedim, bir dene, şu yırtık yirmilikle kartına bir yükleme yap bakalım. Ama çok umudum da yok tabi. Arkadaş malumunuz bu makineler öyle müşkülpesent oluyor ki, içine soktuğun para az biraz buruşuk olsa onu kabul etmez. Artık sen düşün yırtık araya yapacağı muameleyi. Yine de aldım parayı soktum hazneye... O da ne... Bir kadın sesi kadife gibi kulağımı okşadı. '' İstanbul kartınız yüklenmiştir '' O an oracıkta yüklenip yağmak istedim yeminle. Yumurtaya can veren Allah'ım o an üstümden nasıl bir yük kalktı, nasıl bir mutlulukla doldu içim anlatamam. Ben artık bir keriz değilim arkadaş anladınız mı? Bir... kerizz... değilim.

KAPTAN’IN SEYİR DEFTERİ’NE EK: Temiz iş oldu ha. Hem kimsenin ahını da almadık… Neee… O kadar da olur artık bilader.

KAFAM ŞİŞTİ (Erôl, Erôl fişini almicak mısın evladım?

TEK KARELİK RESİMLİ ROMAN

İNTİKAM PEŞİNDE

EBEVEYN BEN SENİN EBEYİN

Çocuklarını iyi eğitim alsın hesabı inanılmaz paralar ödeyerek kolejlerde okutan kimseler var. Haa hakkını veren çocuklara lafım yok. Ama bu kolejlerden birini bitirip üstüne de bir vakıf (tırış) üniversitesinden diploma adında bir kağıt parçasını eline tutuşturduklarının akabinde işsiz kamlazsan eğer üç otuz maaşla bir işe girersin ki, işte o zaman yanarsın o sana harcanan paralara. O harcanan paraya ev alınır be… Devlet okullarının durumu da ortada bak ona da bir şey diyemiyorum haklısınız.

Ama bu işin boku acayip çıkmış durumda. Bu yazıyı yazdığım tarih itibariyle ana okulunun yıllığına 50 bin lira ödeyen adam biliyorum ben. O da peşin ödemiş de yüzde beş indirim yapmışlar (çıkartım) ‘’Ama çok gelişti çocuk’’ diyor bir de. İzin ver de artık o paraya da gelişsin mına koyiim. Ayrıca gelişti de ne oldu uçmayı mı öğrendi? İsmi lazım diil böyle bir anaokuluna giden bir çocuktan bahsettier, dört yaşında bebe ana dili gibi ingilizce konuşuyormuş. Aha burada öğretmişler, iyi mi? Ulan dört yaşında çocuğa niye ingilizce öğretilir ki arkadaş. İngilizceyi düşünmeden ingiliz gibi hemi de amarikan aksanıyla konuşuyormuş. Niye mına koyiim ingiliz mi bu çocuk amarikalı mı? Dört yaşında çocuk oyun oynar lan. Zaten hem sistem hemi de siz ebeveynleri kısa süre sonra koskoca bir gençliği zehir edeceksiniz ona. Varsın şimdi biraz kafasına göre takılsın bari.

Detaylı Bilgi    

Sitemizde Ara


En Yeniler ?

Tüm Yazılar