BİZ BİR AİLEYİZ

Halakızı osurdu… Amcaoğlu osuruk sesini duyunca belki bir yardımım olur diye içeri daldı. Herhalde Halakızı sesli osurunca o da kokmaz sanmış olacak ki içeri tedbirsiz girmiş. Girer girmez de kokudan fenalaştı. Biz hepimiz içeride şoktayız resmen. Ben Amcaoğluna yardım edeyim dedim ama daha bir adım atmadan olduğum yere çöreklendim. Babaoğlu da yanı başımda böreklendi. Halaoğlu tam karşıda kanepede oturmuş. Dayıkızı hemen yanı başında korkudan Halaoğluna sarılmış. Teyzeoğlu hemen yanlarında ayakta, o da onlara doğru yeşilmiş. Dayıoğlu kırlenti götüne bastırmış, belli ki o da osuracak. Eniştetorunu tedirgin, o da her an bir şeyler yapabilir. Görümceçocuğu pilavdan. Beylikdüzü birazdan. Ne oldu lan bize böyle… Oysa biz bir aileydik. Hem de güzel bir aileydik. Halakızı kendine hakim olsa bile belli ki, bizler avukat olamayacaktık artık. Ben ki Melih Cevdet Albay… Ordu’da üstbaşıydım ve Giresun’da ise at başı gidiyordum. Yine de bu bile yeterli olmamıştı işte. Birden peş peşe hepimiz osurmaya başladık. Ar damarı çatlamış, utanç duvarını yıkıyordu şimdi. Hem de deterjanla yıkıyordu, iyi mi? Yapacak bir şey yoktu, olan olmuştu artık. Osuruklarımız dinince evi hemen havalandırdık, hatta o kadar havalandırdık ki, ev yerden yarım metre yükselmişti resmen.

.

No Comments Yet.

Leave a Comment